Haziran 1982, Birinci Lübnan Savaşı'nın en çetin günleri. Dört genç İsrail askeri, düşman hatlarının derinliklerine ilerleyen bir tankın içinde kaderlerine terk edilmiş gibidir.
Başlangıçta rutin görünen bu operasyon, kısa sürede kabusa dönüşür. Tankın dar ve boğucu metal duvarları arasında, savaşın acımasız gerçekleriyle yüzleşirler.
Her biri farklı kişilikteki bu askerler, korku ve paniğin gölgesinde hayatta kalmaya çalışır. Dışarıdaki savaşın kaosu, tankın periskobundan izledikleriyle sınırlıdır, ancak bu dar bakış açısı bile onları dehşete düşürmeye yeter.
Yanlış anlamalar, iletişimsizlik ve içgüdüsel tepkiler, durumu giderek daha tehlikeli hale getirir.
Zaman ilerledikçe, tank mürettebatı için savaşın anlamı değişir.
Artık düşmanla çarpışmaktan öte, kendi korkularıyla ve insanlıklarıyla mücadele ederler. Daracık bir metal kutuya hapsolmuş bu dört adam, savaşın gerçek yüzünü en çıplak haliyle deneyimler.