Trevor Reznik, ağır ve tehlikeli bir fabrikada çalışan, yorgunluktan bitap düşmüş bir işçidir. Aylardır tek bir dakika bile uyuyamaması, onu giderek daha da tükenmiş ve paranoyak bir hale getirir.
Günlerini fabrikada geçirirken, gecelerini havaalanı kafesinde çalışan Marie ile geçirir ya da fahişe Stevie'nin yanına gider. Ancak bu rutin, Trevor'ın zihninde giderek büyüyen bir karmaşaya dönüşür.
Bir süre sonra, Trevor'ın buzdolabının üzerinde anlaşılmaz notlar belirmeye başlar. Kimin yazdığını bilmediği bu mesajlar, onun gerçeklik algısını iyice zorlar.
Çevresindeki insanlar, özellikle de fabrikadaki yeni işçi Ivan, Trevor'ın yaşadıklarını görmezden geliyor gibidir. Zihnindeki bulanıklık arttıkça, Trevor kendini giderek daha fazla bir labirentin içinde kaybolmuş hisseder.
Trevor'ın uykusuzlukla mücadelesi, onu karanlık bir iç hesaplaşmaya sürükler. Gerçekle hayal arasındaki çizgi iyice belirsizleşirken, geçmişine dair bastırdığı anılar yüzeye çıkmaya başlar.
Fabrikadaki tehlikeli makineler gibi, kendi zihni de Trevor için ölümcül bir tuzak haline gelir.