Tahran'da Devrim Mahkemesi'nde çalışan bir soruşturma yargıcı, ülke çapında yayılan protestoların gölgesinde derin bir güvensizlik ve paranoya içine düşer. Silahının esrarengiz bir şekilde kaybolmasıyla iyice tetiklenen yargıç, şüphelerini en yakınlarına yöneltir.
Karısı ve iki kızının da bu işe karışmış olabileceğini düşünerek evde katı önlemler almaya başlar.
Aile içindeki gerilim giderek tırmanırken, yargıcın davranışları evin düzenini altüst eder.
Her adımda, toplumun dayattığı kurallar ve aile bağları sorgulanır hale gelir. Evin dört duvarı arasında yaşananlar, dışarıdaki kaosun bir yansımasına dönüşür.
Gizem, korku ve güven bunalımı arasında sıkışan yargıç, gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. Kaybolan silahın izini sürerken, kendi iç hesaplaşması da kaçınılmaz hale gelir.
Ailenin sarsılan dinamikleri, bireylerin sınırlarını zorlar.
