Hava polisi Bill Marks, Atlantik üzerinde seyreden bir uçakta rutin bir görev sırasında gizemli mesajlar almaya başlar. Mesajları gönderen kişi, her yirmi dakikada bir yolculardan birinin öldürüleceğini bildirir.
Bill, tehdidin gerçekliğini kanıtlamak ve zamanla yarışarak faili bulmak zorundadır.
Uçakta kimse güvenilir değildir; her yolcu potansiyel bir şüpheli ya da kurban olabilir.
Bill, yardım istediği kişilerin bile neyin parçası olduğunu bilmediği bir labirentte ilerler. Gerçekler bulanıklaştıkça, her hareket ve her söz yeni bir ipucu ya da tuzak haline gelir.
Tehditler artarken ve zaman daralırken Bill, kendisini ve tüm yolcuları kurtarmak için gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve her adım, uçağın ve içindeki herkesin kaderini belirleyecek kritik bir hamle olabilir.