Latin kökenli bir genç, babasını öldürmekle suçlanır ve mahkemeye çıkarılır. Deliller aleyhine gibi görünmektedir: kaybettiğini iddia ettiği bıçak cinayet mahallinde bulunmuştur, tanıklar suçluyu işaret etmektedir ve savunması oldukça zayıftır.
Jüri üyeleri karar vermek için toplandığında, on bir üye genç adamın suçlu olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak sekiz numaralı jüri üyesi Davis, diğerlerinin aksine "suçsuz" oyu vererek tartışmanın kapısını aralar.
Jüri odasında geçen bu gerilim dolu süreçte, Davis'in şüpheleri diğer üyeleri de sorgulamaya iter. Başlangıçta kesin görünen deliller, tek tek masaya yatırılırken, tanık ifadelerindeki tutarsızlıklar ve olayın detaylarındaki boşluklar ortaya çıkar.
Her jüri üyesinin kişisel önyargıları ve hayat tecrübeleri, tartışmanın gidişatını şekillendirir.
Zaman ilerledikçe, başlangıçtaki fikir birliği sarsılır ve her bir üyenin bakış açısı değişmeye başlar.
Davis'in inatçı sorgulaması, diğerlerinin de adaletin gerçek anlamını düşünmesine yol açar. Filmin sonunda, jürinin kararı, yalnızca bir gencin kaderini değil, adalet sisteminin işleyişine dair derin bir sorgulamayı da beraberinde getirir.