Liones Krallığı'nın İblis Klanı'nı yenmesinin ardından geçen on dört yılda barış hüküm sürerken, Prens Tristan içinde taşıdığı iki farklı gücün çatışmasıyla mücadele ediyor. Bir yanda babası Meliodas'tan miras kalan iblis gücü, diğer yanda annesi Elizabeth'ten geçen tanrıça enerjisi onu derin bir ıstırap içinde bırakıyor.
Bu ikili mirası kontrol edemeyişi, onun hem kendisiyle hem de ailesiyle olan bağlarını sorgulamasına neden oluyor.
Annesi Elizabeth'in hayatı beklenmedik bir tehdit altına girince Tristan, krallığı terk ederek Edinburgh'a doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar.
Bu gizemli şehir, bir zamanlar Kutsal Şövalyeler'in bir üyesi olan Deathpierce tarafından savunulmaktadır. Deathpierce, geçmişte Mavi Gökyüzünün Ülker Takımyıldızı grubunda yer almış güçlü bir savaşçıdır ve Edinburgh Kalesi'ni korumaktadır.
Tristan'ın yolculuğu onu sadece fiziksel bir mücadelenin değil, aynı zamanda geçmişle hesaplaşmanın eşiğine getirir. Deathpierce'in gerçek niyetleri ve Elizabeth'in kaderiyle bağlantılı sırlar, Tristan'ı beklenmedik seçimler yapmaya zorlayacaktır.