İki rahip, unutulmuş bir köyde saklanan kadim bir laneti sonsuza dek hapsetmekle görevlendirilir. Ancak bu karanlık güç, onların en derin korkularını açığa çıkarmaya başlar.
Dua ettikçe umutları tükenir, çünkü karşılarında duran şey, insan aklının sınırlarını zorlayan bir varlıktır.
Ritüel ilerledikçe, gerçeklikle kabus arasındaki çizgi bulanıklaşır.
Rahiplerin inançları sarsılırken, köyün sırları da birer birer ortaya çıkar. Karanlık, yalnızca dışarıda değil, zihinlerinin içinde de büyümektedir.
Kaçış yoktur; ya laneti durduracaklar ya da onun bir parçası olacaklardır.
Sonunda, geriye tek bir soru kalır: Bu savaş, tanrıya karşı mıdır yoksa kendi içlerindeki şeytana karşı mı?
Cevaplar, inançlarının ötesinde, korkunç bir gerçeğe işaret eder. Ne dua ne de mantık, bu ritüelin sonundaki dehşetten kurtarabilir onları.