Amerikalı hemşire Lillie, I. Dünya Savaşı'nın arifesinde Osmanlı İmparatorluğu'na yardım götürmek için yola çıkar.
Van'da tanıştığı Osmanlı subayı Jude ile çıktığı zorlu yolculuk onu önce İstanbul'a, ardından Doğu Anadolu'ya götürür. Melih Paşa'nın talimatıyla Türk subay İsmail eşliğinde bölgeye ulaşır.
Hastanenin başhekimi Woodruff, Lillie'yi tehlikelerle dolu bu coğrafyada istemez ve geri dönmesi konusunda ısrar eder. Komutan Halil Bey ise farklı gerekçelerle genç hemşirenin kalmasına karşı çıkar.
Tüm uyarılara rağmen Lillie, görevine devam etmekte kararlıdır.
Savaşın eşiğindeki bu topraklarda Lillie, hem mesleki sorumluluklarıyla hem de iki subay arasında gelişen duygusal çatışmayla yüzleşmek zorunda kalır.
Zorlu koşullar altında verdiği mücadele, onu beklenmedik seçimler yapmaya iter.