Bir ressamın hayatı, geçmişin gölgeleriyle sarmalanmıştır. Kendini sanatına adayan bu adam, eserlerinde yıllar önce kaybettiği sevdiklerinin izlerini taşır.
Ancak bir gün, tuvaline dökülen renkler ona beklenmedik bir gerçeği fısıldar: geçmiş sandığından daha yakındır.
Ressam, unutmaya çalıştığı anıların peşine düşerken kendini karanlık bir labirentin içinde bulur.
Her fırça darbesi, onu bir zamanlar sakladığı sırlara biraz daha yaklaştırır. Ancak gerçeklerle yüzleşmek, sanatının bedelini ödemek anlamına gelecektir.
Zamanın aşındıramadığı acılar ve sanatın iyileştirici gücü arasında sıkışan ressam, sonunda bir seçim yapmak zorunda kalır. Ya geçmişiyle hesaplaşacak ya da yarattığı dünyada sonsuza dek kaybolacaktır.