Genç ve tutkulu bir edebiyat öğretmeni olan Amandine, Jane Austen’ın romanlarına hayrandır. Ancak, Austen’ın eserlerindeki romantik ideallerle gerçek hayat arasındaki uçurum onu hayal kırıklığına uğratır.
Kendi aşk hayatı da beklentilerini karşılamayınca, Austen’ın kitaplarının hayatını mahvettiğine inanmaya başlar.
Amandine, bir gün kendini Austen’ın dünyasında bulur ve yazarın en ünlü karakterleriyle karşılaşır.
Bu sıra dışı deneyim, onun Austen’ın eserlerine bakış açısını sorgulamasına neden olur. Gerçek aşkın ne olduğunu anlamaya çalışırken, kendi kalbini de keşfetme fırsatı bulur.
Zamanla, Amandine edebiyatın gerçek hayatı yansıtmak yerine ona ilham vermesi gerektiğini fark eder. Austen’ın kitaplarının hayatını mahvetmediğini, aksine ona yeni bir perspektif kazandırdığını anlar.
Bu yolculuk, onun hem kendisiyle hem de aşkla barışmasını sağlar.