Metin, hayatının aşkı Duygu'yu kaybettikten sonra derin bir yas sarmalına girer. Çektiği "İncir Reçeli" filmine rağmen hayata dair tüm isteğini yitirmiş, kendini müziğe ve barlardaki gecelere vermiştir.
Her akşam program yaptığı barda kendi şarkılarını çalarken, beklenmedik bir şekilde Gizem ile karşılaşır.
Gizem aynı barda barmen olarak işe başlar ve Metin'in içine kapanık dünyasına yavaşça nüfuz etmeye çalışır.
İki yabancı, birbirlerinin hayatına dokundukça ortak acılarının izlerini taşıdıklarını fark eder. Metin'in ördüğü duvarlar, Gizem'in inatçı ama naif yaklaşımıyla sarsılmaya başlar.
Geçmişin gölgesinde buluşan bu iki ruh, yaralarını sarabilecekleri yeni bir hikâyenin eşiğinde durur. Acıyı dönüştürme, yeniden başlama ve insanın kalbinde ikinci bir şansın yeşerebileceği o ince ihtimal üzerine kurulu bir yolculuk onları bekler.