Adam, üniversitede tarih dersleri veren ve rutin bir hayat süren sıradan bir adamdır. Günleri ev ile okul arasında geçerken, hayatında en azından bir kız arkadaşa yer açabilmiştir.
Bir gün, bir arkadaşının önerisiyle izlediği filmde kendisine tıpatıp benzeyen bir oyuncu fark eder.
Bu tesadüf onu derinden sarsar ve filmin oyuncusu Anthony’nin peşine düşmesine neden olur.
Adam, Anthony’nin hayatına girdiğinde, onun da kendi varlığından haberdar olduğunu görür. İkisi arasında beklenmedik bir bağ oluşur ve her biri diğerinin yaşamına dokunmaya başlar.
Bu benzeyiş, yalnızca yüzlerde değil, kaderlerinde de bir yansıma bulur. Adam ve Anthony, birbirlerinin varlığını kabullenirken, hayatlarının sınırları bulanıklaşır ve gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalırlar.