Elma Tepesi'nin altın sarısına büründüğü sonbahar mevsiminde, ailesinin nesillerdir sürdürdüğü elma çiftliğinin geleceğini korumaya çalışan genç bir kadının hikayesi anlatılır. Miras kalan toprakları modern tarım yöntemleriyle verimli kılma mücadelesi, onu hem aile geçmişi hem de kişisel hayalleri arasında bir yolculuğa çıkarır.
Çiftliğin karşı karşıya olduğu beklenmedik bir kriz, komşu çiftlikten deneyimli bir çiftçiyle beklenmedik bir işbirliğini doğurur. Birlikte, doğanın zorluklarına karşı mücadele ederken, her ikisi de geçmişlerinden getirdikleri yüklerle yüzleşmek zorunda kalır.
Mevsimin değişimiyle birlikte, toprağın ve ilişkilerin dönüşümüne tanıklık ederler.
Sonbahar yapraklarının düşüşüyle birlikte, çiftlikteki herkes hasat zamanının getirdiği hem maddi hem manevi ürünleri toplamaya başlar.
Geçmişle gelecek arasında kurulan köprüler, Elma Tepesi'nin sadece bir mevsimlik değil, kalıcı bir miras olarak yaşamasını sağlar.