Misako, görme engelliler için filmlerin sesli betimlemelerini yazan bir yazardır. İşine tutkuyla bağlıdır ve her detayı en canlı renklerle, en ince dokunuşlarla anlatmaya çalışır.
Bir gün, yazdığı betimlemeleri test etmek için düzenlenen özel bir gösterimde, görme yetisini yavaş yavaş kaybeden ünlü fotoğrafçı Masaya ile karşılaşır. Masaya, onun titiz çalışmasını sertçe eleştirir; betimlemelerin teknik olarak kusursuz ama duygudan yoksun olduğunu söyler.
İki farklı dünyanın insanı olmalarına rağmen, Misako ve Masaya arasında derin bir bağ oluşmaya başlar. Masaya, Misako'ya gerçekten "görmeyi" öğretirken; Misako da ona kaybettiği dünyayı kelimelerle yeniden keşfetme fırsatı sunar.
Birlikte, gözlerin ötesinde bir gerçekliğin izini sürerler.
Zamanla, her ikisi de hayata dair yeni bir bakış açısı kazanır.
Masaya'nın eleştirileri, Misako'nun işine daha derin bir anlam katarken; Misako'nun kelimeleri, Masaya için görünmeyen renkleri yeniden hayata döndürür. Aralarındaki bu özel ilişki, ikisini de beklenmedik bir dönüşüme sürükler.