Selim ve Muazzez, hayatı bir oyun ve tatlı rekabet alanına dönüştürmüş, birbirine derin saygı ve sevgiyle bağlı bir çifttir. Evlilikleri boyunca her anı eğlenceye çevirerek ilişkilerini renkli ve dinamik tutmayı başarmışlardır.
Ancak bir davette Muazzez’in istemeden yaptığı bir hata, aralarındaki dengeleri altüst eder.
Selim, eşinin bu davranışını saygısızlık olarak görür ve öfkesi kontrolden çıkar.
Ani bir kararla, tıpkı taşan bir kahve gibi patlayarak yollarını ayırırlar. Bu ayrılık, aylar boyunca devam eden ancak resmiyete dökülemeyen belirsiz bir sürece dönüşür.
Bu süreçte Selim, sağlığıyla ilgili beklenmedik bir gerçekle yüzleşir: her iki böbreği de iflas etmiştir. Hayatının bu en zorlu döneminde, geçmişte yaşadığı mutluluğun ve ani kopuşun ağırlığını daha derinden hisseder.