Genç Trudy Ederle, yüzme tutkusuyla dolu bir hayalin peşinden gider. Olimpik takıma girme hedefi, dönemin katı toplumsal normları ve erkek egemen spor dünyasında büyük engellerle karşılaşmasına neden olur.
Ancak ablasının desteği ve antrenörlerinin rehberliği, onu bu zorlu yolda yalnız bırakmaz.
Trudy, sadece bir yarışmacı olmakla kalmaz, aynı zamanda tarihi değiştirecek bir başarıya imza atma azmi taşır.
Manş Denizi’ni geçmek, hem fiziksel hem de zihinsel anlamda insan sınırlarını zorlayan bir mücadele gerektirir. Soğuk su, akıntılar ve yorgunluk, her kulaçta kendini hissettirir.
Bu destansı yolculuk, bir kadının inanç ve kararlılıkla imkansız görüleni başarışının hikâyesidir. Trudy Ederle, yalnızca bir sporcu değil, aynı zamanda cesaretiyle nesillere ilham veren bir öncü olarak tarihe geçer.