Parthenope, Napoli şehrinin mitolojik ruhunu taşıyan genç bir kadın olarak, güzelliği ve çekiciliğiyle etrafındaki herkesi büyüler. Ancak bu dışsal cazibenin ötesinde, Parthenope'nin iç dünyasında derin bir arayış ve karmaşa hüküm sürmektedir.
Kendi kimliğini ve hayatın anlamını keşfetme yolculuğunda, Napoli'nin sokaklarında ve kültürel dokusunda gezinirken, şehrin tarihî ve modern yüzleriyle iç içe geçer. Bu süreçte, Parthenope çeşitli karakterlerle tanışır; her biri ona farklı perspektifler sunar ve kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşmesine yardımcı olur.
Eski bir yazar olan John Cheever ile olan etkileşimi, ona edebiyatın ve sanatın derinliklerini gösterirken, diğer yandan Napoli'nin yerel halkıyla kurduğu ilişkiler, şehrin gerçek ruhunu anlamasına katkıda bulunur.
Parthenope, bu karşılaşmalar sayesinde kendi içsel dünyasını daha iyi tanır ve hayatın karmaşıklıklarını kabullenmeyi öğrenir. Sonunda, Parthenope'nin yolculuğu, hem kendi benliğini bulma hem de Napoli'nin ruhunu anlama çabasıdır.
Şehrin mitolojik geçmişiyle modern yaşamın iç içe geçtiği bu hikâye, izleyiciyi derin bir düşünceye sevk ederken, görsel ve duygusal bir şölen sunar.