Genç bir adam, geçmişte işlediği günahların ağırlığıyla yaşarken, bir gece kabus gibi bir rüyayla sarsılır. Rüyasında kendisini karanlık bir mezarda hapsolmuş halde bulur ve acımasız işkencelere maruz kalır.
Uyandığında bu korkunç deneyimin sadece bir rüya olmadığını, gerçek bir uyarı olduğunu anlar.
Etrafında garip olaylar birbirini izlemeye başlar.
Gördüğü her rüya, geçmişin karanlık sırlarını yüzüne vurur ve kaçamadığı bir kaderin parçalarını ortaya çıkarır. Yakınları da bu gizemli olaylardan nasibini alırken, genç adam kendini giderek artan bir korku ve çaresizlik içinde bulur.
Zaman daralmaktadır. Geçmişin gölgeleri onu yakalamak üzeredir ve her geçen gün kabir azabının gerçekliğine bir adım daha yaklaşır.
Yaşadığı kâbuslar, bir uyanışın habercisi mi yoksa kaçınılmaz sonun başlangıcı mıdır?
