Genç bir mimar olan Elif, kariyerinde ilerlemek için taşındığı yeni şehirde beklenmedik bir trafik kazası geçirir. Bu kaza onu, hayatının geri kalanını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalabileceği bir gerçeklikle yüzleştirir.
Fiziksel ve duygusal olarak paramparça olmuş halde, kendisini bir rehabilitasyon merkezinde bulur.
Burada, kendi kabuğuna çekilmiş Elif, yaşam mücadelesi veren diğer hastalarla aynı ortamı paylaşmak zorunda kalır.
Aralarında, hayata küskün eski bir müzisyen ve konuşma yetisini yeni kazanmaya çalışan genç bir çocuk da vardır. Her biri kendi acısıyla baş etmeye çalışırken, aralarında beklenmedik bir dayanışma bağı oluşmaya başlar.
Elif, fiziksel iyileşme sürecinin ötesinde, kendini ve hayata bakışını yeniden keşfeder. Yeni dostluklar, onu hayatındaki bu keskin dönemeci nasıl aşacağı konusunda düşünmeye iter.
Geçmişteki hırsları ve geleceğe dair korkuları arasında sıkışıp kalmışken, kaderin kendisine çizdiği bu yeni yolda ilerlemeyi öğrenir.