İstanbul'un terk edilmiş bir mahallesinde yaşayan yalnız bir adam, günlerini eski bir apartman dairesinde geçirir. Görünmez olma arzusuyla sıradan hayatın dışında kalmayı seçen bu adam, rutinlerle örülü sessiz bir varoluş sürdürmektedir.
Her gün aynı saatte uyanır, aynı yoldan yürür ve kimseyle temas kurmadan yaşamını sürdürür.
Bir gün, mahalleye yeni taşınan genç bir kadın onun dikkatini çeker.
Kadının apartmanındaki günlük rutini izlemeye başlayan adam, bu gözlemler sayesinde kendi izole dünyasının sınırlarını fark eder. Zamanla, kadının hayatına sessizce dahil olma arzusu, onu beklenmedik bir içsel yolculuğa sürükler.
İki yabancının kesişen hayatları, yalnızlık ve insan bağları üzerine sessiz bir hikâye örer. Adam, terk edilmişliğin hem mekânsal hem de duygusal boyutlarını keşfederken, izole varoluşunun derinliklerinde sakladığı insani ihtiyaçlarla yüzleşmek zorunda kalır.