Willie Stark, halkın sesi olma iddiasıyla yola çıkan idealist bir politikacıdır. Yoksul kesimin sorunlarına samimi çözümler üretme vaadiyle kısa sürede seçmenlerin desteğini kazanır.
Ancak iktidara geldikçe, amaçlarına ulaşmak için her yolu meşru görmeye başlar.
Gücün doruklarına tırmanırken etrafındaki insanları araçsallaştırması, ilişkilerini yıpratır.
Eski dostları ve çalışma arkadaşları, Stark'ın dönüşümüne tanık olurken, ahlaki sınırlar giderek bulanıklaşır. İktidar hırsı, onu giderek yalnızlaştıran bir girdaba dönüşür.
Stark'ın yükselişi ve düşüşü, siyasetin doğası ile insan karakteri arasındaki gerilimi yansıtır. Başlangıçtaki ideallerin, güçle birlikte nasıl değişebileceğinin çarpıcı bir portresini sunar.
Hikaye, politik arenada vicdan ile pragmatizm arasındaki mücadeleyi derinlemesine ele alır.