1960’ların sonunda, efsanevi Wing Chun ustası Ip Man, oğluna daha iyi bir gelecek sunmak için Amerika’ya gider. Ancak burada, Çinli dövüş sanatçılarına karşı derin önyargılarla dolu bir toplumla karşılaşır.
Yerel bir dövüş okulunun lideri, Ip Man’ın geleneksel tekniklerini küçümseyerek kendi stilini dayatmaya çalışırken, Ip Man hem oğluyla olan ilişkisini düzeltmek hem de saygınlığını korumak için mücadele eder.
Amerika’daki Çinli göçmenlerin yaşadığı zorluklar, Ip Man’ın kararlılığını daha da güçlendirir. Genç Bruce Lee’nin dövüş sanatlarını Batı’ya tanıtma çabalarına destek olurken, aynı zamanda kendi felsefesini ve disiplinini savunur.
Yerel dövüşçülerle yaşadığı çatışmalar, onun sadece fiziksel değil, ahlaki bir sınavdan da geçmesine neden olur.
Ip Man, son büyük mücadelesinde hem bir baba hem de bir usta olarak kimliğini ortaya koyar.
Geleneksel değerlerle modern dünyanın çatışması arasında kalsa da, adaleti ve onuru korumak için harekete geçer. Bu yolculuk, onun mirasını ve dövüş sanatlarına olan katkısını bir kez daha gözler önüne serer.