Cleveland'da Martin Luther King suikastının ardından siyahi toplulukta derin bir öfke ve huzursuzluk dalgası yayılır. Eski bir demirci olan Tank, hayatını değiştirmeye çalışırken toplumsal adaletsizliklerle yüzleşmek zorunda kalır.
Silah fabrikasında çalışan arkadaşlarının planladığı bir soygun, onu zorlu bir kararın eşiğine getirir.
Tank, silah arkadaşlarını saklamakla ihbar etmek arasında sıkışıp kalır.
Geçmişteki dostluklar ve yeni gelişen dayanışma arasında bocalarken, toplumdaki güven duygusu sarsılmaya başlar. Her tercih daha büyük sonuçlar doğuracak bir zincirleme reaksiyonu tetikler.
Bireysel vicdan ile kolektif mücadelenin kesiştiği noktada Tank, hem kendi geleceğini hem de toplumun kaderini şekillendirecek bir yol ayrımına gelir. Yaşananlar, bir adamın kişisel değerleriyle toplumsal baskılar arasındaki çatışmayı gözler önüne serer.