Uykusuzlukla boğuşan yetenekli bir müzisyen, hayatının rutinini kıran beklenmedik bir karşılaşma yaşar. Geceleri kâbuslarla, gündüzleri ise yorgunlukla geçen günlerinin arasında tanıştığı gizemli yabancı, onu alışılmadık bir yolculuğa sürükler.
Bu tesadüf, müzisyenin iç dünyasında sakladığı karanlık köşeleri yavaş yavaş aydınlatmaya başlar.
Yabancıyla geçirdiği her an, müzisyenin gerçeklik algısını sarsar ve uykuyla uyanıklık arasındaki sınırı bulanıklaştırır.
Gittikçe derinleşen bu ilişki, onu geçmişle yüzleşmeye ve bastırdığı duyguları keşfetmeye zorlar. Müziği de bu süreçte değişir, notalarına yeni bir anlam yüklenir.
Zamanın akışına meydan okuyan bu yolculuk, müzisyenin kendini ve hayatı yeniden yorumlamasını sağlar. Yabancının getirdiği belirsizlik, aynı zamanda bir umuda dönüşür.
Uykuya hasret geceler, artık yalnızca karanlık değil, aydınlanmanın da kapılarını aralar.