Yalnızlıkla boğuşan bir adam, hayal gücünün sınırlarını aşan bir yetenek keşfeder; unutulmuş hayali arkadaşları görebilme ve onlarla iletişim kurabilme. Bu olağanüstü yetenek sayesinde, toplumun görmezden geldiği sayısız hayali varlıkla gerçek bir bağ kurar.
Onların renkli ve büyülü dünyası, adamın içinde bulunduğu kasvetli gerçekliğe beklenmedik bir ışık getirir.
Ancak bu sıra düzen ilişkiler, bazı hayali arkadaşların karanlık yönlerini ortaya çıkardıkça tehlikeli bir hal alır.
Geçmişte yaşadıkları hayal kırıklıkları ve terk edilmişlik duyguları, onları öngörülemez ve tehditkar davranışlara sürükler. Adam, bir zamanlar sığınak olan bu dünyanın giderek tekinsiz bir yer haline geldiğini fark eder.
İki dünya arasında sıkışıp kalan adam, hem gerçek hem de hayali tehlikelerle yüzleşmek zorunda kalır. Unutulmuş hayali arkadaşların karmaşık duyguları ve kırılgan dengeleri, onu beklenmedik seçimler yapmaya iter.
Yalnızlık ile aidiyet, güven ile ihanet arasındaki çizgi giderek belirsizleşir.