Marv, hayatında ilk kez gerçekten sevdiği bir kadınla bütün bir geceyi paylaşmanın mutluluğunu yaşar. Ancak bu mutluluk kısa sürer; ertesi sabah kadın, yanı başında ölü bulunur.
Marv, hem polisin hedefindeki baş şüpheli hem de gerçek katilin peşinde olan bir avcıya dönüşür.
Basit bir intikam hikâyesi sandığı bu yol, onu Günah Şehri'nin karanlık labirentlerine sürükler.
Kaçarken kovalayan, kovalarken kaçmak zorunda kalan Marv, kendiyle ve şehrin çürümüş yüzüyle yüzleşir. Her adımı, daha derin bir çıkmaza götürür.
Zaman daralırken, Marv'in tek silahı inatçılığı ve kaybedecek hiçbir şeyinin kalmamış olmasıdır. Şehrin kirli sırları, onun intikam ateşiyle yanmaya başlar.
Ancak bu ateş, yalnızca katili değil, kendisini de yakabilir.