2032 yılında, Los Angeles ve çevresindeki şehirlerin birleşmesiyle oluşan San Angeles’ta, toplum görünüşte kusursuz bir düzen içinde yaşamaktadır. Şiddet, suç ve hatta küfür bile tarihe karışmış gibidir; her şey otomatik sistemlerle kontrol altında tutulmaktadır.
Ancak bu yapay barışın ardında, valinin baskıcı rejimi ve yeraltına itilmiş bir isyancı grubu yatmaktadır. Tehdit büyüdüğünde, yetkililer çaresizlik içinde 1996’dan beri dondurulmuş olan tehlikeli bir suçluyu, Simon Phoenix’i hayata döndürür.
Bu kaos karşısında polisin tek umudu, aynı dönemden kalma ve yıllardır donmuş halde bekleyen eski bir dedektif olan John Spartan’dır. Spartan, sert mizacı ve geleneksel yöntemleriyle bu steril gelecekte bir balta gibi ortaya çıkar.
Ancak Phoenix’i durdurmak, bu yeni dünyanın kurallarına uymaktan çok daha zordur. İki adam arasındaki mücadele, San Angeles’ın kusursuz görünen yüzeyinin altındaki çürümüş gerçekleri ortaya çıkarır.
Spartan, yasaklar ve kontrol mekanizmalarıyla kuşatılmış bu toplumda, insanlığın bastırılmış dürtüleriyle yüzleşmek zorunda kalır. Valinin gizli planları ve Phoenix’in yıkıcı eylemleri, Spartan’ı hem geçmişin hem de geleceğin gölgeleriyle hesaplaşmaya iter.