Kara Veba'nın kasıp kavurduğu dünyada yorgun savaşçılar, haçlı seferlerinden geri dönerlerken sorumlunun bir cadı olduğuna inanırlar. Yakalanan genç ve güzel Anna'yı bir manastıra götürmekle görevlendirilirler.
Ancak yol uzun ve tehlikelidir ve grup, cadının karanlık güçlerine karşı savaşırken kendi inançlarını da sorgulamaya başlar.
Ormanda ilerlerken, Anna'nın gerçekten suçlu olup olmadığına dair şüpheler yükselmeye başlar.
Savaşçılar, cadının karanlık büyüsünün tehdidiyle yüzleşirken, kendi geçmişleriyle ve yaptıkları tercihlerle de yüzleşmek zorunda kalırlar. Ormanda pusuya düşürüldüklerinde, yalnızca fiziksel güçleri değil, aynı zamanda ruhları da tehlikeye girer.
Yolculuklarının sonucunda, savaşçılar sadece cadının kimliğini değil, aynı zamanda kendi kaderlerini de keşfedeceklerdir. Kara Veba'nın karanlık gölgesinin altında, inançlar ve kaderler sınanırken, savaşçılar hayatta kalabilmek için şeytanla yüzleşmek zorunda kalırlar.