Buzul bilimci Claude Lorius, Antarktika’daki bir kutlama sırasında beklenmedik bir keşif yapar. Sondajla çıkarılan bir buz parçasını viskisine atar ve eriyen buzun içinde yüzyıllar öncesinden sıkışıp kalmış hava kabarcıklarını fark eder.
Bu küçük detay, aslında Dünya’nın iklim tarihine açılan bir pencere gibidir.
Lorius’un bu tesadüfi gözlemi, onu buzulların derinliklerinde saklı kalmış sırları araştırmaya yönlendirir.
Buz katmanlarını inceleyerek geçmişin iklim koşullarını çözmeye çalışırken, insanlığın doğa üzerindeki etkilerini de gözler önüne serer. Her bir buz örneği, adeta zamanda donmuş birer belgeye dönüşür.
Antarktika’nın sonsuz beyazlığında geçen bu bilimsel yolculuk, Lorius’un tutkusu ve azmiyle şekillenir. Buzulların dilini çözmek, yalnızca geçmişi anlamakla kalmaz, aynı zamanda geleceğe dair önemli uyarılar da taşır.
Lorius’un çalışmaları, doğanın sessiz çığlığını duymamızı sağlar.