21. yüzyılın sonunda, iklim felaketleri ve kaynak kıtlığı Dünya'yı yaşanmaz hale getirmiştir.
İnsanlığın geriye kalan son temsilcileri, yeraltına inşa edilmiş dev bloklarda koloniler halinde hayatta kalmaya çalışmaktadır. Genç Yönetim'in dayattığı Kıtlık Kanunları, yeni bir yaşamın ancak eski neslin feda edilmesi karşılığında mümkün olduğunu dikte eder.
Bu acımasız düzende, dört kuşağı bir arada barındıran bir aile, yeni bir bebeğin doğumuyla sarsılır. Kanunlar gereği, ailenin en yaşlı üyesi olan büyükanne, yeni gelecek olan yaşam için yerini vermek zorundadır.
Bu durum, aile içinde derin bir ahlaki çatışma ve kaos başlatır.
Yaklaşan kaderlerine karşı verilen mücadele, aile bağlarını ve insanlığın temel değerlerini sorgulatır.
Her bir karakter, sevgi ile hayatta kalma içgüdüsü arasında sıkışıp kalırken, sistemin dayattığı acımasız gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır.