Sahne olduğunda gerçekten özgürleşen, klasik müzikten arabeske uzanan geniş bir yelpazede sesiyle büyüleyen Bergen, müziğin tutkulu bir yolcusuydu. Hayatı, sanatıyla var olma mücadelesi ve bu uğurda katlandığı zorluklarla şekillendi.
Onun hikâyesi, bir kadın sanatçının Türkiye’deki müzik dünyasında ayakta kalma çabasının yanı sıra, içindeki cevheri korumak için verdiği kişisel savaşı da yansıtıyor.
Bergen’in yaşamı, sevdiği insanların ihanetiyle derinden sarsıldı.
Sahnedeki coşkusu ve dinleyenleri kendine hayran bırakan sesinin ardında, acı dolu bir gerçek gizliydi. Film, onun müzikle kurduğu güçlü bağı ve bu bağın nasıl trajik bir sona doğru evrildiğini gözler önüne seriyor.
Bu biyografik drama, Bergen’in sanatına adanmışlığını ve hayatının en karanlık anlarında bile şarkı söylemekten vazgeçmeyişini anlatıyor. Sahne, onun için bir kaçış değil, varoluşun ta kendisiydi.
Film, bir efsanenin yükselişini ve düşüşünü, olduğu gibi, acımasız ama gerçekçi bir dille aktarıyor.