Anadolu'nun kasvetli bir kasabasında, sessizliğe gömülmüş Anayurt Oteli'nin müdürü Zebercet, sıradan görünen hayatının derinlerinde fırtınalar yaşayan bir adamdır. Günlük rutinlerinin arasında kaybolmuşken, bir gün oteline gelen gizemli bir kadın onun dünyasını altüst eder.
Kadının bıraktığı izler ve bir hafta sonra geri döneceğine dair sözü, Zebercet'in zihninde takıntıya dönüşür.
Kadının ayrılışından sonra Zebercet, onun kaldığı odayı adeta bir mabede çevirir.
Her geçen gün bekleyişi daha da yoğunlaşırken, kadına dair en ufak detaylar bile onun için büyük anlamlar taşımaya başlar. Otelin kapıları müşterilere kapanır, zaman donar ve Zebercet'in iç dünyasındaki çalkantılar dışarıya yansır.
Yusuf Atılgan'ın unutulmaz romanından Ömer Kavur'un sinemaya aktardığı bu yapım, yalnızlığın, saplantının ve umudun incelikli bir portresini çizer. Zebercet'in bekleyişi, giderek kendi gerçekliğinden kopuşuna dönüşürken, Anayurt Oteli, onun iç hesaplaşmalarının sahnesi haline gelir.